31 Ekim 2012 Çarşamba

"PAYLAŞILMIYOR HÜZÜN!"

 
Kaç yıl geçti bak hala
Son bakışın miras bana
Saklı duruyor ne fayda
Bıraksaydın solsaydık
 
Hangi bahane avutur bilmem
Hangi günahın bedeli bu
Kandırmıyor ne gündüzüm ne gecem
Böyle intikam olmaz
 
Çok mu fazla bu sitem
Ağır değil mi bu ceza
Söyle kim çok gördü seni bana
Böyle yalnız kalınmaz
 
Paylaşılmıyor hüzün
Paylaşamam yolu yok bunun
Anlatamam sözü yok bunun
Çekilecek başa geldikçe dertler
 
 
VERİLMİŞ SÖZLER YOK...
SONUNU DA BİLMİYORUM!
 
 

"GEÇMEDİ..."

 

"OSHO"

 

13 Ekim 2012 Cumartesi

"ÖZDEMİR ASAF"

 
 



Ölebilirim bu genç yaşımda,
En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim!
Şimdi kavak yelleri esiyorken başımda,
Sevgilim, seni bir akşamüstü düşündürebilirim…
 

"Hz. MUHAMMED (s.a.v)"

 


Gördüğünüzde size ALLAH'ı hatırlatan,
Konuştuğunda bilginizi arttıran,
İlmiyle size ahireti hatırlatan,
Sizin için en hayırlı arkadaştır.


 

"KAHVECİ GÜZELİ:)"

 

"GÜNAYDIN:)"

 


KEYİFLİ BİR HAFTA SONU OLSUN:)

12 Ekim 2012 Cuma

"ALDANMA OĞUL!"

 





Makam, mevki elden çıkar giderde
İnsanlık ebedi ölmez be oğul
Elde ne var, ne yok, hepsi biterde
İyilik kumaşı solmaz be oğul!

Tek kişinin olsa, dünya tapusu
Er, geç kapanacak kazanç kapısı
Harap olur şatoların yapısı
Bu dünya kimseye kalmaz be oğul!

Mala tamah etmek var ise serde
Gözüne çekilir siyah bir perde
Cimrilik, insanı düşürür derde
Hasedin, heybesi dolmaz be oğul!

Bencil olan, önem vermez insana
Yolunu şaşırır, düşer isyana
Gün gelir, zulmeden uğrar ziyana
Mazlumu inciten gülmez be oğul!

İster vali olsun, isterse kadı
Bozulacak bir gün ağzının tadı
Yalan dünya diye konsada adı
Nefis, umursamaz, bilmez be oğul!

Kimse muaf değil, olmazsa deli
Her amelin, mutlak vardır bedeli
Hak sahiplerine, hakkın vermeli
Vazife ihmale gelmez be oğul!

İnsana mahsustur şeref, hasiyet
Dostluğu yaralar, bozuksa niyet
Mevla’nın emrine eyle riayet
Mizanda haksızlık olmaz be oğul!

Gidenlerden ibret alınmaz ise
Öbür yana azık, salınmaz ise
İnsan sağken, kadri bilinmez ise
Pişmanlık hatayı silmez be oğul!

Gençlikte duygular sel gibi çağlar
Gönül, umudunu yükseğe bağlar
Dengine düşmeyen, ömrünce ağlar
Her güzel yerini bulmaz be oğul!


MEHMET POSTALLI

 

"HAYIRLI CUMALAR"

 


NAHL SÛRESİ / 6. ÂYET

"KIZILDERİLİ ÖĞÜDÜ"

Çocuklarınıza bizim öğrettiğimiz şeyleri öğretin ...
Toprak bizim anamızdır ...
Ve toprağa tükürülmez ...
Toprak insana değil, insan toprağa aittir ...
İnsan hayat dokusunun içindeki bir liftir sadece ...

Beyaz adam neyi satın almak istiyor ...?
Gökyüzünü ve toprakların sıcaklığını mı ...?
Koşan antilopların çabukluğunu mu ...?
Biz size bunları nasıl satabiliriz ...?
Ve siz nasıl satın alabilirsiniz ...?

Seattle (Duwarmish Kızılderilisi)

11 Ekim 2012 Perşembe

"ATTİLA İLHAN"

 


SAYGIYLA ANIYORUZ...

"FRANKLIN D. ROOSEVELT"

 

"BİLGE İNSANIN 7 GERÇEĞİ!"

 
Budist rahipler, artık yetiştiğini düşündükleri bir öğrencilerini, yola çıkmadan önce çağırdılar. Başrahip öğrenciye tek bir soru sordu:

- “20 yıldır buradasın, neler öğrendin?”

- “7 gerçek öğrendim” dedi öğrenci.

- “20 yıldır buradasın, sadece 7 gerçek mi öğrendin?”

- “Evet, 7 gerçek öğrendim…”

- “Say!” dedi başrahip, “birincisi…”

- "Dostluklar ikiye ayrılır: Kalıcı dostluklar ve geçici dostluklar. Hayatta bir zorluk ortaya çıktığı anda bozulan dostluklar daha çoktur, kalıcı dostluklar çok azdır…”

- “İkincisi” dedi başrahip.

- “İnsanların çoğunluğu kalplerini ve beyinlerini geçici değerlere ayırmışlar. Bu değerler uğruna kendi gerçek niteliklerinden taviz vermekten, kötü şeyler yapmaktan çekinmiyorlar…”

- “Üçüncüsü” dedi başrahip.

- “İnsanlar, amaçlarına ulaşmak için birbirlerini ezmekten çekinmiyorlar. Oysa başkasına kötülük yaparak elde edilen her şeyin geldiği gibi ellerinden gideceğini anlamıyorlar…”

- “Dördüncü” dedi başrahip.

- “İnsanlar gerçekte bir anlamı ve önemi olup olmadığını hiç düşünmedikleri fakat değerli ve anlamlı saydıkları şeyler yüzünden birbirlerine zarar veriyorlar… Bu şekilde hayatı birbirlerine zehir etmeye alışmışlar.”

- “Beşinci” dedi başrahip.

- “Herkes yanlışın nedenini, başarısızlığın nedenini başkalarında arıyor. Kimse, başına ne geldiyse aslında kendi yüzünden geldiğini anlamıyor, kendi suçunu, yanlışını kabul edip düzeltmiyor…”

- “Altıncı” dedi başrahip.

- “İnsanlar helal lokmanın ve bölüşmenin değerini bilmiyor. En lezzetli lokmanın helal lokma olduğunu unutuyorlar. Vicdanları ve mideleri arasında kaldıkları zaman midelerini tercih ediyorlar…”

- “Yedinci” dedi başrahip.

“İnsanlar bir şeye dayanmadan yaşama gücünü bulamıyorlar. Bu yüzden çoğu zaman anlamsız şeylere sarılıyor, güveniyorlar. Asıl sarılmaları ve güvenmeleri gereken belki de tek duygunun sevgi olduğunu anlamamakta ısrar ediyorlar…”

Ve:
- “Güle güle” dedi başrahip..

 

":)"

 


10 Ekim 2012 Çarşamba

":)"

 

"FARKETMEZ!"

 

Her sabah Afrika’da bir ceylan uyanır;

En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir,

yoksa ÖLECEKTİR.

Her sabah Afrika’da bir aslan uyanır;

En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir,

yoksa AÇ KALACAKTIR.

Aslan ya da ceylan olmanız FARKETMEZ,

Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur!

 

"İÇELİM, GÜZELLEŞELİM:)"



GÜNAYDINLAR:)

"BEN DE! :)"

 

9 Ekim 2012 Salı

"İLLE DE KAHVE :)"

 

"GIORDANO BRUNO"

 

"PERDE PİLAVI'NIN HİKAYESİ"

 

Perde Pilavı Siirt yöresine ait çok eski Türk yemeklerindendir. Asıl vatanı Orta Asya’dır. Yemeği oluşturan her malzeme ayrı bir mesaj ve anlam içerir.

Kayınvalide evine yeni gelen geline el yapımı yufka ile kaplanmış pilavı verirken:

- "Kızım bu ev artık seninde evin; bu evin sırlarını, sorunlarını kendi sırrın, kendi sorununmuş gibi saklamalı ve kendi annen baban dahi olsa belli etmemelisin” demek istemektedir.

Böylelikle valide pilavın yufkasını gelinin manevi bağlılığı ve korunmuşluğuyla bağdaştırır.

Tıpkı gelinin yeni eve girerken eve, evliliğe bereket getirmesi için başından aşağı pirinç taneleri dökülmesi gibi pilavda kullanılan pirinç taneleri de bolluk ve bereketin simgesidir.

Pilavın iç malzemesinde kullanılan bademler erkek torun, dolmalık fıstıklar ise kız torun hasretini, kuş üzümleri sağlığı, acı ve tatlı baharatlar ise hayatın acı ve tatlı günlerini temsil etmektedir.

Siirtli gelinlere karabiberin neyi temsil ettiği sorulduğunda cevap mizahidir: Kaynana.

Daha önceleri tavuk eti yerine horoz eti veya keklik eti kullanılırmış. Horoz eti evin evin reisi olan erkeği karşılarmış.

Ancak zamanla "evin reisi" konusu tartışılır olunca Perde Pilavı'nda horoz eti yerine tavuk eti de kullanılır olmuş.

 
 

8 Ekim 2012 Pazartesi

"HALİL CİBRAN"

 

"ARZU'ca"

 


BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN: "YERİ GELİR CENK (YANİ SAVAŞ), BARIŞIN ANAHTARI OLUR!" BUYURMUŞ!


 PEKİ AMA NE SAVAŞI?

NEDEN SAVAŞ?

KİM İÇİN?

DÜNYANIN HERHANGİ BİR ÜLKESİNİN ABD'NİN KUYRUĞUNA TAKILIP YAPTIĞI SAVAŞLARDA HİÇBİRİN BAŞININ GÖĞE ERDİĞİNİ, O ÜLKENİN GÜLLÜK GÜLİSTANLIK OLDUĞUNU, HALKLARININ MUTLU MESUT YAŞADIĞINI GÖREN VAR MI?

İRAN Şİİ DEVLETİ HARİÇ (Kİ ŞAH'IN DA DEVRİLMESİ ABD'NİN DESTEĞİYLE OLMUŞTUR!) BÜTÜN ARAP ÜLKELERİ "MÜSLÜMAN OLDUKLARI HALDE" ABD VE EMPERYALİZMLE KOLKOLA GEZMİYORLAR MI?

ALLAHAŞKINA BİLMEDİĞİMİZ, ANLAMADIĞIMIZ, İSTEMEDİĞİMİZ BİR SAVAŞA SIRF YÖNETENLER İSTİYOR DİYE NEDEN ÇOCUKLARIMIZI GÖNDERMEK ZORUNDAYIZ Kİ?!

SAVAŞA HAYIR!

SAVAŞA "EVET" DİYENLER GİTSİN!

"GÜNAYDIN:)"

 
 
 
SAĞLIKLI, HUZURLU, MUTLU, BEREKETLİ, BARIŞ VE SEVGİ DOLU
BİR HAFTA OLMASI DİLEĞİYLE...
 
 

7 Ekim 2012 Pazar

"YAĞ, YAĞ YAĞMUR:)"

 


Yarın yağmur yağacakmış...

Eee yağsın yani,
Sonbahara da yağmur yakışır dimi ama? :)

"TANRI'YI ANLATIN!"

 



“TANRI’YI ANLATIN!"

Tanrı’nın başlıca işlerinden biri insan yapmaktır. İnsanları, ölenlerin yerine yapar, böylece dünyadaki şeylere bakmak için yeterli sayıda insan olur.

Tanrı yetişkinler yapmaz, sadece bebekler yapar. Bebekler daha küçük ve yapılması kolay olduğu için, bebek yaptığını düşünüyorum.

Bu şekilde, Tanrı değerli zamanını onlara konuşmayı ve yürümeyi öğretmek için harcamaz. Bunu anne ve babalara bırakabilir.

Tanrı’nın ikinci önemli işi duaları dinlemektir. Dua
edenleri dinlemek son derece fazla bir zaman almakta, çünkü bazı insanlar, vaizler gibi, yatmadan önce dua ederler. Bu nedenle Tanrı’nın radyo veya TV dinlemeye zamanı yoktur.

Tanrı her şeyi görür ve her şeyi duyar ve her yerdedir, bu onu oldukça meşgul eder. Bu nedenle bilmediğiniz bir şeyi öğrenmek için anne ve babanıza sorun, bunun için Tanrı’nın zamanını harcamamalısınız.

Ateistler Tanrı’ya inanmayan insanlardır. Chula Vista’da ateist olduğunu sanmıyorum. En azından bizim kilisemize gelen bir ateist yok.

İsa, Tanrı’nın oğludur. Su üzerinde yürümek ve mucizeler gerçekleştirmek gibi tüm zor işleri yapardı ve insanlar sonunda Onun vaazlarından yoruldular ve Onu çarmıha gerdiler. Ama O, Babası gibi iyi ve nazik idi ve Babasına insanların ne yapmakta olduklarını bilmediklerini ve onları bağışlamalarını söyledi ve Tanrı “O.K.” dedi.

Onun Babası (Tanrı) , Onun yapmış olduğu her şeyi ve dünyada yaptığı bütün zor işleri takdir etti ve artık yoldan ayrılmamasını söyledi. Cennet’te kalabilirdi. Ve O da öyle yaptı. Ve şimdi duaları dinleyerek ve Tanrı’nın önem verdiği bakılacak şeyleri görerek ve Tanrı’yı rahatsız etmeden bir sekreter gibi kendi yapabileceği işleri yaparak Babasına yardim ediyor. İstediğiniz zaman dua edebilirsiniz, onlar (Baba ve Oğul) size yardım edeceklerinden eminim, çünkü onların herhangi biri daima görev başındadır.

Pazar günleri daima kiliseye gitmelisiniz, çünkü bu Tanrı’yı sevindirir ve mutlu etmek istediğiniz biri varsa, bu Tanrı’dır.

Plaja gitmek gibi daha eğlenceli bir şey yapmak için kiliseye bos vermeyin. Bu yanlıştır. Ve ayrıca zaten öğlene kadar güneş plaja gelmez.

Eğer Tanrı’ya inanmazsanız, bir ateist olursanız, çok yalnız olursunuz, çünkü anne babanız her yere sizinle gidemez, örneğin kampa... Ama Tanrı sizinle gelebilir. Karanlıkta korktuğunuz zaman veya yüzemediğinizde büyük çocuklar tarafından derin suya atıldığınızda, O’nun sizin yanınızda olduğunu bilmek güzel.

Ancak, hen zaman sadece Tanrı’nın sizin için ne yapabileceğini düşünmemelisiniz. Tanrı’nın beni buraya koyduğuna ve canı istediği herhangi bir zamanda beni geri alabileceğine inanıyorum. Ve bu nedenle ben Tanrı'ya inanıyorum.

Gelecek yıl boyunca bu düşünceleri muhafaza edin!
1. Eğer Tanrı’nın bir buzdolabı olsaydı, sizin resminiz buzdolabının kapısının üzerinde olurdu.
2. Eğer O’nun bir cüzdanı olsaydı, sizin resminizi onun içinde taşırdı.
3. O size her bahar çiçekler ve her sabah güneşi gönderir.
4. Ne zaman konuşmak isteseniz, O sizi dinler.
5. Evrende herhangi bir yerde yaşayabilir ama O sizin kalbinizi seçer.

O sizi çok seviyor.

Bu yazı Chula Vista, CA’da yasayan 8 yaşındaki Danny Dutton tarafından okul ödevi olarak yazılmış...